Para politikaları enflasyon yönetimi ve para kaynaklı talepleri odağına alır. Ekonominin temelini oluşturan kavramlardan biri olan parasal politikalar, paranın nasıl yönetileceğine dair ipuçları sunar.
Para odaklı politika yürüten pek çok kurum çeşitli uygulamalar neticesinde ülkedeki gelir dağılımı gibi önemli konuları düzenlemeyi amaçlar. Paranın araç olarak kullanıldığı politikalarla birlikte ekonomik büyüme ve istihdam sağlama gibi olanakların gerçekleştirilmesi mümkün olur.
Para politikası, kısaca fiyat istikrarı elde etmek ve çeşitli ekonomik dengeleri korumak için gerçekleştirilen uygulamalardır. Bu tür politikalar çoğunlukla merkez bankaları ya da parayı yöneten kuruluşlar tarafından düzenlenir. Böylece ekonominin gidişatına yön verilmeye çalışılır.
İlgili kuruluşlar genellikle siyasetten bağımsız hareket ederek ekonomik gereksinimlere göre karar alır. Söz konusu politikaların gerçekleştirilmesinde hem geleneksel hem de yeni nesil araçlar kullanılır.
Parayla ilgili politikaları düzenleyen kurul, ülkenin para ve kur uygulamalarına dair tüm kararları alıp yürürlüğe koyan merkez kuruluştur. Ülkemizde tüm parasal kararları düzenleyen kurum Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasıdır. Banka, parayla ilgili kararların oluşturulması ve denetlenmesinden sorumludur.
Söz konusu politikalar, Para Politikası Kurulu yani PPK tarafından gerçekleştirilir. Yedi kişiden meydana gelen kurulun başlıca görevleri aşağıdaki gibidir:
Para odaklı politikalarda genişletici ve daraltıcı olmak üzere iki farklı strateji uygulanabilir. Bunlar aynı zamanda gevşek ve sıkı politikalar olarak da bilinir.
Genişletici stratejide ekonomideki para arzının artırılması ana hedef olurken daraltıcı stratejide ise para arzının azaltılmasına odaklanılır.
Merkez bankaları ekonominin durgun seyrettiği dönemlerde faiz oranlarını düşürerek para arzını genişletme çalışmaları yapar. Yani gevşek bir politika izlenir. Ancak enflasyonun yoğun olarak hissedildiği dönemlerde ise faiz oranlarını yükseltmek ve para arzını kısıtlamak gerekir. Bu da sıkı türde politikaya örnektir.
Gevşek politika, para arzının fazla olduğu dönemlerde fiyat düşürmeye yönelik önlemleri kapsarken daraltıcı politika ise para fiyatını düşürüp enflasyonu azaltmayı hedefler.
Parayla ilgili uygulanacak politikalara karar verildikten sonra hedefe ulaşmak adına doğru araçların seçilmesi gerekir. Farklı türde araçlar kullanılarak uygulamaların en iyi şekilde yönetilmesi hedeflenir.
Para odaklı araçlarda geçmiş yıllardan beri kullanılan birtakım yöntemler eski veya geleneksel olarak adlandırılırken yeni ekonomik koşullara göre oluşturulan araçlara ise yeni ve gelenek dışı araçlar adı verilir.
Küresel kriz dönemlerinin öncesinde dünyadaki tüm merkez bankaları faiz politikası, karşılıklar politikası ve açık piyasa işlemleri gibi stratejileri sık sık kullanmıştır. Ancak günümüzün ekonomik krizlerinde geleneksel araçların yetersiz kaldığı durumlarda yeni araçlar devreye alınabilir. Bunlar para ve kredi gevşemesi gibi birtakım araçları kapsar.
Eski veya geleneksel olarak da bilinen para politikası araçları tüm dünya ekonomilerinde tercih edilir. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.
Bu stratejide merkez bankası, paranın fiyatını çeşitli ölçütlere göre düzenleyerek faiz oranlarını etkilemeyi amaçlar. Faiz politikasında merkez bankası, ülkedeki bankaları fonlayabileceği gibi bankalar da birbirini fonlayabilir. Bu durum bankaların faaliyetlerini yakından etkileyerek faiz oranlarını değiştirmelerini sağlar.
Açık piyasa işlemlerinde merkez bankası, diğer banka ve para kuruluşlarından tahvil, bono gibi menkul değerler satın alma yoluna gider. Tam tersi olarak değerli menkulleri banka ve kuruluşlara satması da söz konusu olabilir. Tüm bu faaliyetler açık piyasa işlemleri olarak ifade edilir.
Bu yöntemde hem kesin alım-satım hem de repo ve reverse repo işlemleri tercih edilerek piyasadaki likidite oranı ayarlanabilir.
Ülke bankalarındaki mevduatların belirli bir bölümü merkez bankası rezerv hesaplarında saklı tutulur. Bu sayede ileride bir zorluk yaşanması durumunda bankalar bu mevduatları kullanabilir. Karşılık oranı olarak bilinen bu durumda merkez bankası ilgili oranları azaltıp artırarak bankalara kredi miktarını ve maliyetini belirleme olanağı sunar.
Merkez bankası tarafından Türk lirasının dış pazardaki değerini belirlemeye yönelik yapılan düzenlemeler kur politikası olarak ifade edilir. İlgili müdahaleler özellikle döviz kuru dalgalanmalarının yüksek seyrettiği dönemlerde kuru yönetmek amacıyla gerçekleştirilir.
Merkez bankasının diğer kuruluşlara parayla ilgili hedeflerini açıklaması ve ilgililerle beklentilerini paylaşması açık sözlülük politikası olarak adlandırılır. Bu şekilde merkez bankaları ekonomiye yön vermeyi hedefler.
Geleneksel çözümlerin yetersiz olduğu durumlar için gelenek dışı politika araçları tercih edilebilir. Aşağıda bu tür politikalar hakkında bilgiler bulabilirsiniz.
Ekonomik canlanma yakalanması için geleneksel araçların denendiği ve yeterli sonuç alınamadığı durumlarda niceliksel para gevşemesi tercih edilebilir. İlgili politika gereğince merkez bankası diğer bankaların menkul kıymetlerini satın alıp karşılığında onlara likidite sağlar. Böylece ekonomik canlanma için zemin hazırlanır.
Ekonomiyi hareketlendirmenin başlıca yolu harcamayı teşvik etmektir. Bu sebeple piyasaya bol kredi olanağı sunmak gerekir. Merkez bankası tarafından uygulanan düşük faiz ve likidite olanağı bankaların uygun fiyatlı kredi vermesine imkân tanır.
Küresel krizin neden olduğu ekonomik durgunluk neticesinde pek çok merkez bankası faiz indirimi yapma kararı almıştır. Hatta bu oranlar çoğu ülkede sıfır veya negatif seviyede seyretmiştir. Söz konusu uygulama birçok ülkede negatif reel faiz politikası yürütülmesini sağlamıştır. Ancak bu politikaları benimseyen ülkelerin çoğunda enflasyon oranları da sıfıra yakın bir seviyededir.
Ülkedeki çeşitli finansal kuruluşların ekonomide ortaya çıkabilecek riskleri önlemek adına aldığı tedbirler, makro önlemler olarak adlandırılır. Böylece risklerin ekonominin seyrini bozması engellenmeye çalışılır. Hem bireylerin hem de şirketlerin finansal istikrarını korumak ekonominin sağlıklı ilerlemesi adına önemlidir. Bireyleri ve şirketleri odağına alan politikalar ise mikro önlemler olarak değerlendirilir.
Özel araçlar her ülke ekonomisinde yer almayan ve genellikle ülke bazlı politikalarda tercih edilen araç setlerini kapsar. İlgili araçlar aşağıdaki şekilde sıralanır:
Para politikası uygulamaları, genellikle belirli bir istikrar hedefi güden ve enflasyonu kontrol altında tutmayı amaç edinen kurallardan oluşur. Dünyada son yıllarda gerçekleştirilen uygulamalar, genellikle yeni nesil politika araçlarıyla oluşturulmaktadır.
Önceki senelerde yaşanan pandeminin tetiklediği küresel krizle birlikte en çok kullanılan araçlardan biri sıfır ve negatif faiz politikası olmuştur. Dünyadaki merkez bankalarının faiz düşürme stratejileriyle ilerlediği süreçte amaç, oluşan resesyonun önüne geçmek ve ekonomiyi pandemi öncesindeki gibi yeniden canlı hale getirmektir.
Bunun yanında niceliksel parasal gevşeme politikası da dünyanın gelişmiş ülkelerinin başvurduğu araçlardan biridir. Özellikle ABD ve İngiltere merkez bankaları, geçmiş dönemlerde finansal varlık yoluyla bankalara likidite olanağı sunmuştur.