İkincil piyasa temel olarak varlıkların ilk ihraç edildikten sonra alınıp satıldıkları piyasadır. Alıcı ve satıcıların buluştuğu bir pazar olarak düşünülebilir. Burada hisse senetleri, tahviller ve diğer menkul kıymetler gibi finansal enstrümanlar, yatırımcılar arasında el değiştirir.
Bu tanımın ardında yatan dinamikleri anlayarak yatırımlarınızı değerlendirebileceğiniz seçenekler hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız gelin, ikincil piyasa kavramının ne olduğuna, fiyatlandırma stratejilerinden likidite etkisine kadar tüm detaylarını birlikte inceleyelim.
İkincil piyasalar, yatırımcıların ellerindeki finansal varlıkları alıp satabilecekleri bir pazar olarak tanımlanabilir. Önceden ihraç edilmiş olan menkul kıymetler, burada alıcı ve satıcılar arasında el değiştirir.
İlk satışları yapıldıktan sonra bu varlıklar birincil piyasadan çıkarak ikincil piyasaya adım atarlar. Yatırımcılar da burada ellerindeki varlıkları likiditeye dönüştürme veya portföylerini çeşitlendirme amacıyla alım-satım yapabilirler.
Yani, şirketin çıkardığı hisse senetleri veya devlet tahvilleri gibi finansal enstrümanlar, ikincil piyasada artık bir yatırımcıdan diğerine transfer edilir.
İkincil piyasalarda hisse senedi, tahvil ve diğer birçok varlığın fiyatlandırması farklı dinamiklere göre belirlenir. Alıcı ile satıcı arasındaki arz talep dengesinin oluşması ve elbette piyasadaki genel ekonomik koşullar başlıca etkenler arasında sayılabilir.
Fiyatlandırmayı etkileyen diğer faktörler ise şunlardır:
Tüm bunlar nedeniyle yatırımcı ikincil piyasalarda işlem yaparken sadece belirli bir varlığın performansını değil, aynı zamanda genel ekonomik ortamı da göz önünde bulundurmalıdır.
İkincil piyasa, finansal varlıkların el değiştirdiği bir pazar olsa da burada çeşitli faaliyetlerin gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Ancak tabii ki en temel faaliyet, yatırımcıların ellerindeki varlıkları alıp satmalarıdır.
Bunun dışında ikincil piyasalarda gerçekleşen faaliyetler şu şekilde sıralanabilir:
Likidite etkisi, finansal varlıkların ne kadar hızlı ve düşük maliyetle alınıp satılabildiğidir. Bir varlığın likit olması, yatırımcılar için büyük avantajdır. Varlığın kolay alınıp satılabilir olması, yatırımcılara istedikleri zaman pozisyonlarını değiştirme esnekliği sunar.
Örneğin, likit varlıklar hızlı şekilde alınıp satılabildiğinden yatırımcıları fiyat değişimleri konusunda daha hızlı tepki verebilir ve portföylerini anında ayarlayabilir.
Öte yandan likit varlıkların alınıp satılması da genellikle düşük maliyetlidir. Piyasada likidite fazlaysa spread (alım-satım fiyatları arasındaki fark) genellikle daralır, bu da yatırımcıların işlem yaparken daha az maliyetle karşılaşmasına neden olur.
Likiditesi düşük varlıkların fiyatlarında büyük dalgalanmalar ve volatileyle karşılaşmanın daha kolay olduğunu söylenebilir. Bu durum yatırımcıların beklenmedik fiyat hareketleriyle karşılaşarak istenmeyen risklere maruz kalmasına neden olabilir.
Likidite, aynı zamanda risk yönetimi açısından da kritiktir. Hızlı likidite, yatırımcılara beklenmeyen durumlar karşısında daha hızlı şekilde pozisyonlarını kapatma veya değiştirme imkânı sunar.
İkincil piyasalarda öne çıkan bir diğer unsur ise herhangi bir varlıkta işlem yapmak isteyen alıcı ve satıcıların sayısını ifade eden piyasa derinliğidir. Daha derin piyasalar, daha fazla katılımcının bulunması demektir ve bu da likiditenin artmasına katkı sağlar.
Tüm bunlar nedeniyle likidite etkisi, yatırımcılar için büyük önem taşır. Likit varlıklara yatırım yapmak, portföylerin daha etkin şekilde yönetilmesine, ani piyasa değişikliklerine karşı daha dirençli olunmasına yardımcı olabilir. Ancak her yatırımcının risk toleransı, hedefleri farklı olduğundan likidite etkisinin doğru anlaşılması, yönetilmesi kişisel strateji oluşturmak açısından önemlidir.
Finansal piyasalarda iki temel konsept olan birincil ve ikincil piyasa, yatırımcıların varlıkları alıp satabilecekleri farklı aşamaları temsil eder.
Temel tanımlarından hareket edersek birincil piyasa, yeni finansal varlıkların ilk kez ihraç edildiği halka arz süreçleri için kullanılan bir terimken ikincil piyasa ise varlıkların el değiştirdiği, daha önce ihraç edilmiş finansal enstrümanların yatırımcılar arasında alınıp satıldığı yerdir.
Birincil ve ikincil piyasa arasındaki farkları aşağıdaki tabloda daha net görebilirsiniz:
Birincil Piyasa | İkincil Piyasa |
Varlıkların ilk kez yatırımcılara sunulduğu aşamayı temsil eder. | Daha önce ihraç edilmiş varlıkların alınıp satıldığı aşamadır. |
Yatırımcılar, genellikle şirket veya devletle doğrudan etkileşimde bulunurlar. | Alıcı ve satıcı arasında doğrudan şirket veya devlet ilişkisi yoktur, işlemler genellikle yatırımcılar arasında gerçekleşir. |
Elde edilen gelir genellikle şirket veya devlete geçerek sermaye artırımına katkıda bulunur. | El değiştiren varlık sahipleri arasında gerçekleşir ve şirketin bu işlemlerden doğrudan geliri olmaz. |
Bir şirketin ilk kez hisse senetlerini kamuya arz etmesi, birincil piyasa örneğidir. Örneğin, "ABC Şirketi"nin halka arz sürecine bakalım.
ABC Şirketi, büyüme potansiyeline inanan yatırımcılardan sermaye toplamak amacıyla ilk defa hisse senetlerini halka arz eder. Yatırımcılar, şirketin değerlenmesini ve büyüme stratejilerini inceleyerek birincil piyasada yeni hisse senetlerini satın alabilirler.
Halka arz süreci bittikten sonra yatırımcının birincil piyasada satın aldığı bu hisse senetlerini başka yatırımcıya satmak istediğini düşünelim. Hisse senetleri ikincil piyasada alınıp satılan varlıklardır. Alıcı ve satıcılar, ellerindeki hisse senetlerini likiditeye dönüştürebilir veya yeni alım fırsatlarını değerlendirebilirler.
Hisse senetlerinin dışında bir de tahvile göz atabiliriz. Devlet veya şirket, finansman ihtiyacını karşılamak için tahvil de ihraç edebilir. Yatırımcılar ilk defa ihraç edilen bu tahvilleri birincil piyasada satın alabilir. Tahvil sahipleri, ihraç eden kuruluşa borç verir. Belirli faiz oranı karşılığında belirli vade boyunca faiz ödemeleri ve anaparayı geri alma hakkına sahip olurlar.
Eğer yatırımcı, birincil piyasada ihraç edilen tahvilin sahibiyse ve tahvilleri elinden çıkarmak istiyorsa ikincil piyasada bunu yapması mümkündür. Başka bir yatırımcı da söz konusu tahvilleri satın alabilir ve tahvilin vadesi boyunca faiz artı anapara ödemelerini alabilir.
İkincil piyasa, çok çeşitli katılımcılardan oluşan dinamik bir ortamdır. Her bir oyuncunun hedefleri, stratejileri ve risk toleransları farklıdır, bu da piyasanın dinamiklerini çeşitlendirir.
Aşağıda ikincil piyasalardaki katılımcılar hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz:
İkincil piyasalar, bireysel ve kurumsal yatırımcılara getiri fırsatları sunan pek çok özellik barındırır. Genel olarak özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
Vade, finansal varlıkların ilk ihraç edildiği tarihten itibaren geçen zamanı ifade eder. Genellikle yatırımcıların risk toleransı, likidite ihtiyaçları ve getiri hedefleri gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirildiğini söylemek mümkündür.
Varlık fiyatlarındaki değişimler, vade sonuna yaklaştıkça genellikle daha belirgin hale geldiğinden yatırımcıların risk yönetimi ve getiri potansiyeli açısından dikkatli olmalarını gerektirir.
İkincil Piyasalarda Nasıl İşlem Yapılır?
İkincil piyasalarda işlem yapmak için öncelikle aracı kurumda hesap açmanız gereklidir. Ardından işlem yapmak istediğiniz finansal varlıkları belirleyip alım veya satım emirleri verebilirsiniz.
Aracı kurumun platformu üzerinden alım satım dışında fiyatları takip edebilir, analiz yapabilir ve işlemlerinizi kolayca gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için Piapiri uygulamasına göz atarak ikincil piyasalarda işlem yapmaya hemen başlayabilirsiniz.