Aşırı alım satım, finansal piyasalarda menkul kıymetlerin fiyatının normal değerlerine kıyasla geçici olarak fazlaca yükseldiği ya da düştüğü durumları ifade eder.
Varlık fiyatlarının bu denli uç noktalara doğru hareket etmesi, yatırımcılar için bir sinyal olma özelliği taşır. En basit mantıkla, anormal bir biçimde değer kazanmış bir varlığının fiyatının bir yerden sonra düşmesi beklenirken; yine anormal biçimde değer kaybetmiş bir finansal varlığın bir noktadan sonra yükselmeye başlaması beklenebilir.
Yatırımcılar, aşırı alım ve aşırı satım noktası diyebileceğimiz bu fiyatları saptamayı başarabilirlerse, doğru zamanda ters yönlü pozisyon alarak getiri elde edebilirler. Ancak piyasadaki fiyat hareketlerinin her zaman teknik göstergeleri takip ettiğini de söyleyemeyiz. Bu nedenle etkin bir risk yönetimi yapmak, yatırım stratejisinin bir parçası olmaya devam etmelidir.
Aşırı alım, finansal piyasalarda bir varlığın fiyatının normal değerlerine kıyasla geçici olarak çok fazla yükseldiği bir durumu ifade eder.
Aşırı alım (overbought) durumunda, yoğun bir talepten bahsedilir ve bu da varlığın fiyatın beklenenden daha fazla artmasına yol açar. Geçici bir süre ile normalden fazla değer kazanan bu ürünün fiyatında geri çekilmeler yaşanması beklenir.
Aşırı satım, finansal piyasalarda bir varlığın fiyatının normal değerlerine kıyasla geçici olarak çok fazla düştüğü bir durumu ifade eder.
Aşırı satım (oversold) durumunda yoğun bir satış baskısından söz edilebilir. Bu da varlığın fiyatının tekniğe aykırı biçimde azalması ile sonuçlanabilir. Geçici bir süreyle anormal biçimde değer kaybeden bu ürünün fiyatında artış yaşanması beklenebilir.
Bir varlığa olan talep, arzı aşarsa fiyat yükselir. Yatırımcılar, menkul kıymetle ilgili olumlu beklentilere sahip oldukları zamanlarda yoğun bir talep yaratabilirler. Bu talep fazlası, fiyatın aşırı yükselmesine ve aşırı alım durumlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.
Spekülatif, belirsizlik ve risk içeren finansal işlemleri ifade eden bir terimdir. Spekülatif işlemler, yatırımcıların belirli bir menkul kıymetle ilgili gelecekteki fiyat hareketlerini tahmin ederek kâr elde etme amacıyla gerçekleştirdikleri işlemlerdir. Bu tür işlemler genellikle kısa vadeli olarak yapılmakta ve yüksek getiri potansiyeli ile birlikte yüksek risk içermektedir.
Borsada spekülasyon, fiyatların hızla yükselmesine ve aşırı alım durumuna yol açabilir. Yatırımcıların yoğun talebi ve alımları, varlık fiyatının aşırı şekilde yükselmesine ve normal değerlerinin üzerine çıkmasına neden olabilir.
Bir varlığa olan talep, arzı aşan bir düşüş gösterdiğinde aşırı satış durumu ortaya çıkabilir. Talep eksikliği, menkul kıymetle ilgili olumsuz beklentilerin veya risk algısının arttığı durumlarda meydana gelebilir. Yatırımcılar, varlığa olan ilgiyi kaybederek satış yapmaya başlarlar ve bu durum fiyatın daha da düşmesine katkıda bulunur.
Piyasalarda ani ve sert düşüşler, yatırımcıların panikleyerek varlıklarını satmaya yönlendirebilir. Örneğin, finansal krizler, siyasi belirsizlikler veya beklenmedik olaylar, yatırımcıların endişe ve korkuyla varlıklarını elden çıkarmalarına neden olabilir. Bu panik satışları, fiyatların hızla düşmesine ve aşırı satış durumuna yol açabilir.
Yatırımcılar, menkul kıymet değerinin yükseldiği durumlarda karlarını realize etmek amacıyla satış yapabilirler. Özellikle spekülatif varlıklarda, yatırımcılar belirli bir kazanç elde ettiğinde karlarını realize etmek ve sermayelerini korumak için satış işlemleri gerçekleştirebilirler. Bu durumda, talep azalır ve fiyat düşer, ve aşırı satım durumu ortaya çıkabilir.
Bollinger Bantları, fiyat volatilitesini ölçmek ve aşırı alım-satım durumlarını tespit etmek için kullanılan popüler bir teknik analiz aracıdır. Bantlar, bir varlığın fiyatının genellikle belirli bir hareketli ortalamadan sapmalarını gösterir.
Üst bant, hareketli ortalamaya belirli bir standart sapma değeri eklenerek hesaplanırken, alt bant hareketli ortalamadan aynı standart sapma değeri çıkarılarak hesaplanır.
Fiyatın üst bantı aşması aşırı alım, alt bantı kırması ise aşırı satım durumu olarak yorumlanabilir.
Relative Strength Index (RSI), aşırı alım-satım durumlarını belirlemek için yaygın olarak kullanılan bir osilatördür. RSI, belirli bir zaman dilimindeki kazançları ve kayıpları karşılaştırarak bir varlığın aşırı alım veya aşırı satım bölgesine girdiğini belirler. RSI hesaplaması, aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:
İlk olarak, belirli bir zaman dilimindeki artışların (pozitif fiyat değişiklikleri) ve düşüşlerin (negatif fiyat değişiklikleri) ortalaması hesaplanır.
Ardından, RSI değeri hesaplanır. Bu hesaplama, 0 ile 100 arasında bir değer üretir ve aşağıdaki formülle gerçekleştirilir: RSI = 100 - (100 / (1 + RS)) RS (Relative Strength) ise artışların ortalaması bölü düşüşlerin ortalaması şeklinde hesaplanır.
RSI değeri genellikle 70 seviyesinin üzerine çıktığında aşırı alım, 30 seviyesinin altına düştüğünde ise aşırı satım durumu olduğu kabul edilir. Ancak, bazı yatırımcılar farklı eşik değerleri kullanabilir veya RSI'nın aşırı alım-satım durumunu belirlemede diğer göstergelerle birlikte değerlendirilmesini tercih edebilir.
Fiyat Kazanç Oranı bir şirketin hisse senedi fiyatının karına oranını gösteren bir göstergedir. Bu oran, şirketin piyasa değeri ile karlılığı arasındaki ilişkiyi ifade eder. P/E oranı, hisse senedi fiyatının karla bölünmesiyle hesaplanır.
P/E Ratio = Hisse Senedi Fiyatı / Hisse Başına Kar
Hisse senedi fiyatı, piyasada işlem gören hisse senedinin anlık fiyatını ifade ederken, hisse başına kar, şirketin son dönem karının hisse sayısına bölünmesiyle elde edilir. Örneğin, bir şirketin hisse senedi fiyatı 50 TL ve hisse başına karı 5 TL ise, P/E oranı 10 olacaktır.
P/E oranı, yatırımcılara bir şirketin hisse senedinin karlılık durumunu değerlendirmede yardımcı olur. Yüksek bir fiyat kazanç oranı, hisse senedinin piyasada daha yüksek bir değerlemeye tabi tutulduğunu ve gelecekteki büyüme potansiyeline dayalı beklentilerin olduğunu gösterebilir. Ancak, yüksek bir P/E oranı aynı zamanda hisse senedinin aşırı değerli olabileceğini ve geri çekilme riskini beraberinde getirebileceğini gösterir.
Öte yandan, düşük bir P/E oranı, hisse senedinin piyasa değerinin karına kıyasla düşük olduğunu ve potansiyel bir değer fırsatı olabileceğini gösterebilir. Ancak, düşük fiyat kazanç oranına sahip bir hisse senedinin değerinin düşük olmasının nedeni, olumsuz temel faktörler veya düşük karlılık olabilir, bu nedenle diğer analiz yöntemleriyle birlikte değerlendirilmelidir.
Dotcom balonu, 1990'ların sonunda internet şirketlerinin hisse senetlerinin aşırı değerlenmesiyle ortaya çıkan bir olaydır. İnternet sektöründeki şirketler, yatırımcıların büyük talebiyle karşılaştı ve hisse senetleri hızla yükseldi. Fakat, bu yükselişin temel analize dayanmadığı ve hisse senetlerinin gerçek değerini aşan bir balon olduğu sonradan ortaya çıktı. Dotcom balonu, aşırı alımın en popüler örneklerinden biri olarak değerlendirilebilir.
2008 yılında yaşanan küresel finansal kriz, aşırı satımın bir örneğidir. Krizin merkezinde, ABD'deki konut kredisi piyasasındaki aşırı değerlemeler ve riskli krediler yer alıyordu. Bu durum, mortgage piyasasında patlak veren bir balonun sonucuydu. Kriz, menkul kıymet fiyatlarının hızla düşmesiyle birlikte küresel olarak finansal piyasalara yayıldı. Yatırımcılar panikleyerek hisse senetlerini büyük miktarlarda satışa çıkardı ve piyasalar aşırı satım bölgesine doğru ilerledi. Bu dönemde birçok hisse senedi ve varlık değer kaybetti ve ekonomiler ciddi bir durgunluk yaşadı.