Yatırım yaptığınız herhangi bir finansal varlığın değerinde yükseliş olduğunda doğal olarak hesabınızdaki bakiye de artacaktır. Peki, hisse piyasasında fiyatlar düşerken de getiri elde etmenin bir yolu olduğunu söylesek?
Short açmak ya da kısa pozisyon almak, yatırımcılara fiyatı düşen bir finansal enstrüman üzerinden kazanç elde etme imkanı sağlar. Bir yatırımcı kısa pozisyon alıyor yani short açıyorsa, fiyatın düşmesini bekliyordur. Bu beklenti gerçekleşirse kazanç elde edilir; buna karşın fiyat yükselirse de bu işlemden zarar edilir.Hisse senetlerini açığa satmak, borsada para kazanmanın bir yolu olarak öne çıkar. Açığa satış yaparken yatırımcı, hesabında aslında var olmayan bir hissenin düşüşüne yönelik tahmininden para kazanmak istiyordur. Açılan düşüş yönlü bu işleme açığa satış adı verilir.
Açığa satış işleminde yatırımcının aslında hisselere hiç sahip olmadığını belirtmiştik. Dolayısıyla açığa satılacak hisselerin önce aracı kurumdan borç alınması gerekecektir.
Şimdi, açığa satış işleminin teknik olarak nasıl işlediğini anlatmaya çalışalım:
Açığa satış işlemi, bir yatırımcının fiyat düşüşü öngörüsüyle hisseleri satması ve bu hisselerin, fiyatın artacağını düşünen başka bir yatırımcı tarafından alınması şeklinde gerçekleşir.
İlerleyen süreçte aracı kurum ödünç verdiği hisseleri geri talep edecektir. Bu noktada açığa satış yapan yatırımcının borcunu kapatması gerekmektedir. Bu, piyasa fiyatından gerekli hisse miktarını geri satın alarak ve bunları aracı kuruma iade ederek yapılır. Böylece açığa satış işlemi tamamlanır ve yatırımcı pozisyonunu kapatmış olur.
Aşağıda her iki senaryo için de örnekleri bulabilirsiniz:
Eğer hisse fiyatı beklenildiği gibi 70 TL'ye düşerse, yatırımcı hisseleri 35.000 TL'ye geri alabilir (500 x 70 TL). Bu durumda, yatırımcının net karı 5.000 TL olur (40.000 TL - 35.000 TL).
Ancak fiyatın 12 TL'ye düşmesi beklenirken 17 TL'ye yükseldiğini varsayalım. Yatırımcı, hisseleri 34.000 TL'ye geri almak zorunda kalır (2.000 x 17 TL). Bu durumda, yatırımcının zararı 4.000 TL olur (30.000 TL - 34.000 TL).
Açığa satış işlemleri, borsada farklı stratejiler uygulamak isteyen yatırımcılar için bir seçenek olabilir. Ancak bu işlemlerin dikkatli bir şekilde yönetilmesi ve SPK tarafından belirlenen kurallara uyulması önemlidir.
Bu strateji, özellikle deneyim gerektiren ve piyasa dinamiklerine hâkim olmayı şart koşan ileri düzey bir yatırım yöntemidir. Yüksek kazanç fırsatları sunmasına karşın ciddi finansal zararlara da yol açabilir. Dolayısıyla açığa satış yapmayı düşünen yatırımcıların piyasa mekanizmalarını ve açığa satışın özel koşullarını iyi anlamaları şarttır.
Hisse senetleri genel olarak uzun vadeli yatırımlar için yükselişe yönelik araçlardır. Açığa satış esnasında yatırımcılar, ödünç alınan hisseleri geri vermeden önce değerinin düşeceğini ve böylece daha ucuza geri alabileceklerini umarlar. Ancak herhangi bir hisse senedinin değeri, pozitif haberler veya piyasa koşullarıyla teorik olarak sınırsız yükselebilir, bu da açığa satıştan kaynaklı potansiyel zararları sınırsız kılar.
ETF’leri açığa satmak, hisse senetlerini açığa satmaktan daha az risklidir. Çünkü bir short squeeze yaşanma ihtimali tekil hisse senetlerinde ETF’lere göre daha yüksektir. Bu yüzden, yeterli deneyime sahip olmayan yatırımcılar açığa satış yapmak istiyorsa, buna ETF’leri kullanarak başlayabilir.
ETF'lerin açığa satılması, bireysel hisse senetlerine kıyasla genellikle daha az risk taşır, çünkü bir short squeeze olasılığı ETF'lerde bireysel hisse senetlerine göre daha düşüktür. Deneyimsiz yatırımcılar açığa satış yapmak istiyorlarsa, ETF'ler ile başlamaları daha güvenli bir adım olabilir.
Açığa satışın riskleri üç ana kategori altında incelenebilir:
Ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlıklar veya diğer negatif gelişmeler piyasalar üzerinde derin etkiler yaratabilir. Bu gibi dönemlerde hisse senedi sahipleri ellerindeki varlıkları satmaya yönelebilirken açığa satış yapmayı planlayan yatırımcılar da piyasadaki panik atmosferini daha da yoğunlaştırabilir.
Düzenleyici kurumlar, piyasa istikrarını ve yatırımcı güvenini korumakla yükümlüdür ve bu tür dönemlerde birtakım düzenleyici müdahalelerde bulunabilirler. Açığa satış kısıtlamaları ve piyasa durdurma (circuit breaker) mekanizmaları, bu tür müdahaleler arasında sayılabilir.
Örneğin, Covid-19 pandemisinin piyasalara ilk etkileri sırasında yaşanan satış baskısına karşılık, Borsa İstanbul, belirli bir süre için açığa satış yasağını devreye soktu. İlk olarak BIST 30 endeksindeki hisseler için uygulanan bu yasak, daha sonrasında BIST 50 endeksindeki hisselere de genişletildi ve ardından adım adım kaldırıldı.Bu durumda yatırımcılar, eğer hisse senetlerinin son işlem fiyatı bir önceki işlem fiyatından daha yüksekse açığa satış yapma hakkına sahip olurlar. Yukarı adım kuralının temel amacı, piyasadaki açığa satış işlemlerini sınırlamak ve böylece aşırı satış baskısını hafifletmektir.
Açığa satışın en yaygın kullanımı, fiyatların düşeceği beklentisiyle kar elde etmek için spekülatif amaçlarla yapılan işlemlerdir. Bir spekülatör, fiyatların düşüşünden kazanç sağlama amacıyla açığa satış yapar.
Hedging (riskten korunma) amacıyla yapılan açığa satış işlemleri biraz daha karmaşıktır. Örneğin, hisse senedi CFD'si üzerinde açık bir uzun pozisyonunuz var ve fiyatların aşağı yönlü hareketinden kaynaklanan zararları sınırlamak istiyorsanız, aynı sektörde veya yüksek korelasyonlu bir hisse senedinde açığa satış yapabilirsiniz. Ancak bu tür işlemlerin deneyimsiz yatırımcılar için önerilmediğini unutmamak önemlidir.
Açığa satış gibi yüksek risk içeren stratejiler, aynı zamanda yüksek getiri potansiyeline sahiptir. Açığa satış, birçok yatırımcı tarafından günlük olarak başarılı bir şekilde uygulanan bir yöntemdir ve nadir bir durum değildir.Hisse senedi yatırımından farklı olarak açığa satışta ilaveten bazı maliyetler söz konusudur. Aşağıda bunlar hakkında bilgi verdik.
Açığa satış işlemleri sadece marj hesapları üzerinden gerçekleştirilebildiğinden, uzun süreli kısa pozisyonlar tutulduğunda biriken marj faizi, yatırımcının masraflarını önemli ölçüde artırabilir. Marj üzerinden hesaplanan faiz, yatırımcının giderlerinde ciddi bir maliyet unsuru oluşturabilir.
Yüksek faiz oranları, sınırlı likidite veya diğer sebeplerle aracı kurumdan ödünç alınan hisse senetlerinde yüksek borçlanma maliyetlerine neden olabilir. Bu maliyet, borç alınan hisse senedinin değerine bağlı olarak değişir ve yıllık bir orana dayanarak kısa pozisyonun değerinin küçük bir yüzdesinden yüzde 100'ün üzerine kadar çıkabilir.
Hisse senedi ödünç alma maliyeti, kısa pozisyonun açık olduğu gün sayısına göre hesaplanır ve aracı kurum tarafından müşterinin hesabına ay sonunda veya kısa pozisyonun kapatıldığı anda yansıtılır.
Hisse senedi borçlanma maliyeti, aracı kurum tarafından müşterinin hesabına ya ay sonunda ya da kısa pozisyonun kapanışında yansıtılır.Bir hisse senedindeki açığa satış etkinliğini izlemek için kullanılan iki ana metrik Short Interest Oranı ve Short Interest-Hacim Oranı şeklinde sıralanabilir.
Short Interest Oranı
Piyasadaki açık ya da işlem görebilir hisse senetlerinin sayısına kıyasla açığa satılmış olan hisse senetlerinin oranını ifade eden short interest oranı, bir hisse senedinin aşırı değerlendiğine ve fiyatının düşebileceğine dair bir gösterge olarak değerlendirilir. Yüksek bir short interest oranı, piyasada ilgili hisse senedi için olası bir düşüş beklentisinin olduğunu işaret edebilir.
Short Interest / Hacim Oranı
Days to cover ratio olarak da bilinen bu oran, bir şirketin açığa satılan hisse senetlerinin, ortalama günlük işlem hacmine bölünmesiyle elde edilir ve söz konusu kısa pozisyonların ne kadar sürede kapatılabileceği hakkında bir fikir verir. Yüksek bir days to cover oranı, ilgili hisse senedinin fiyatında bir düşüş olabileceğini gösteren bir işaret olarak kabul edilir.
Bu iki açığa satış göstergesi, yatırımcılara bir hisse senedinin piyasa içindeki genel eğiliminin yükselişe mi yoksa düşüşe mi işaret ettiğini değerlendirme konusunda yardımcı olur.
Örneğin, 2014 yılında petrol fiyatlarının düşüşü sonrası General Electric Co.'nun enerji sektöründeki performansının genel şirket başarısını olumsuz etkilediği görülmüğştür. Bu durum, bazı yatırımcıların hisse fiyatında bir düşüş beklemesine yol açmıştı ve 2015 sonunda short interest oranı %1'den %3,5'e yükseldi. 2016 ortasından 2019'un Şubat ayına kadar GE'nin hisse fiyatı 33 dolardan 10 dolara düştü, bu da Temmuz 2016'da hisse senetlerini açığa satan yatırımcılar için hisse başına 23 dolarlık bir kazanç demekti.Açığa satış işlemlerinde doğru zamanlama, büyük önem taşır. Hisse senetleri genellikle uzun dönemler boyunca yavaşça yükselirken, düşüşler çok daha hızlı gerçekleşebilir. Bir hisse senedi yatırımının uzun vadeli kazancı, ani bir düşüş hareketiyle birkaç gün veya hafta içinde ortadan kalkabilir.
Açığa satış yapmak isteyen bir yatırımcı, bu nedenle işlemi mükemmel bir zamanlama ile açıp kapatmak durumundadır. İşleme çok geç girmek, hisse senedinin düşüşünün büyük bir kısmının zaten gerçekleşmiş olabileceği için potansiyel kazancın azalmasına yol açabilir ve büyük bir fırsat maliyeti oluşturabilir.
Diğer yandan, işleme çok erken girmek, açığa satış işlem maliyetlerini ve eğer hisse senedi fiyatı yükselirse hızla artacak olan potansiyel kayıpları göz önünde bulundurarak ciddi zararlara neden olabilir.Hisselerin genel olara değer kaybettiği bir ayı sezonu döneminde borsadaki çoğu hisse senedi bir miktar değer kaybedebilir. Yatırımcılar böyle zamanlarda açığa satış işlemlerinden daha kolay getiri elde edebilir. 2008-2009 yılları arasında küresel çapta yaşanan çalkantılar sırasında varlık fiyatlarında gözlemlenen hızlı ve derin düşüşlerin buna örnek gösterilebilir.
Herhangi bir hisse senedinin ya da genel olarak borsada işlem gören hisselerin performansı, söz konusu şirketin faaliyetlerinde ortaya çıkabilecek problemler, girdi maliyetlerinin artmasıyla oluşan kar marjı baskısı, olumsuz bir finansal rapor veya şirketin önemli hissedarları veya yönetim kuruluyla ilgili olumsuz bir haber gibi birçok nedenden dolayı olumsuz etkilenebilir.
Ek olarak ekonomik yavaşlama, diplomatik krizler veya savaş tehdidi gibi olumsuz jeopolitik gelişmeler, genel piyasayı etkileyerek neredeyse tüm sektörleri ve hisse senetlerini negatif yönde etkileyebilir.
Bir hisse senedinin veya piyasanın temellerini derinden sarsabilecek olumsuz gelişmeler, açığa satış işleminden kazanç elde etmek isteyen yatırımcılar için önemli bir fırsat sunar.
Açığa satış işlemleri, düşüş eğiliminin birden fazla teknik gösterge ile onaylandığı durumlarda daha başarılı olabilir. Bu göstergeler arasında RSI (Göreceli Güç Endeksi) değerinin aşırı alım bölgesine ulaşması, önemli bir destek seviyesinin altında günlük kapanış gerçekleşmesi veya "death cross" olarak adlandırılan 50 günlük hareketli ortalamasının 200 günlük hareketli ortalamasının altına düşmesi gibi durumlar yer alabilir.
Teknik analizde kullanabileceğiniz birçok gösterge bulunur ve düşüş trendini birden fazla gösterge ile teyit ettikten sonra kısa pozisyon almak, başarı şansınızı artırabilir.
Açığa satış işlemi, marj işlemi olarak da bilinir. Kısa pozisyon açarken, aracı kurumdan ödünç para alarak yatırımınızı teminat olarak kullanırsınız. Eğer açığa sattığınız menkul kıymetin fiyatı yükselirse, riskin kontrol edilememesi ve aracı kurumdan marjin çağrısı almanız olasıdır.
Bir şirketin hisse senetleri veya diğer finansal enstrümanları, mevcut piyasa kurallarına, analizlere ve teknik göstergelere göre aşırı değerli olabilir, ancak fiyatının düşmesi kesin değildir. Düşüş gerçekleşecekse bile bu biraz zaman alabilir. Eğer açığa satış yaptığınız bir pozisyona sahipseniz, tüm bu olasılıkları ve riskleri dikkate almanız önemlidir.
Bir şeyi satmak için size ait olması gerekir.
Bir şeyi satmak için size ait olması gerekir. Bir şirketin piyasada dolaşımda olan hisse senedi sayısı sınırlı olduğu için açığa satış işlemi yapmak isteyen yatırımcı, ilk olarak bu hisseleri temin etmek zorundadır. Bu süreçte yatırımcı, hisseleri bir aracı kurumdan ödünç alır ve bu ödünç alma işlemi karşılığında bir faiz ödemesi yapmayı taahhüt eder.
Bazı yatırımcılar piyasayı bahis oynamak olarak görürken, diğerleri, ekonomistler ve finans uzmanları açığa satış yapanların piyasaya likidite sağlayarak daha verimli hale getirdiği konusunda hemfikirdir. Her ne kadar açığa satış, riskli bir strateji olsa da, piyasada daha fazla işlem yapma imkanı sunar ve likiditeyi artırabilir. Ancak, açığa satışın kötüye kullanılması veya kötü niyetli kullanımı etik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, açığa satış işlemi yapacak yatırımcıların piyasa düzenlemelerini ve etik kuralları dikkatlice takip etmeleri önemlidir.